Türkiye Cumhuriyeti kurumlarıyla, tüm mal varlığı ve birikimleriyle ve ideolojisiyle talan edilme aşamasında öyle vahim bir noktaya geldi ki, “Bıçak sırtı” dedikleri bu olsa gerek. Çünkü görüldüğü üzere ülkede artık her önüne gelen fırsattan
istifade “batan geminin mallarını bölüşürcesine” her gördüğünü sahiplenme eğilimiyle, bulunduğu konumda kurumsal yaptırım gücünden aldığı şehvet ve hırsla büyük talan tufanından kurtulan kıyıda köşede unutulanları da yürütme gayretinde.
Her gün ülkenin yeni bir köşesinde valisinden, kaymakamından, muhtarından ve daha nice makam ve mevki sahiplerinden birçok hırsızlık ve yolsuzluk haberleri geliyor, peki ne yapılıyor? Hiçbir şey!
Bir örnek verecek olursak; bundan birkaç sene evvel Uşak müze müdürü Karun hazinesinin paha biçilmez parçalarının imitasyonlarını yaptırarak orijinallerini yürütüp satmıştı, ne oldu?..
Bu ülkede particilik kisvesi altında kurumlarda dönen dolapların, her parti başa geçtiğinde herkesin kendi adamını kayırdığının farkındayız. O sebeple yolsuzluk yapanlara diş bileyenlerin, kendi partileri başa geçtiğinde daha beterini yapacaklarını da biliyoruz. Şu sözümü her zaman tekrarlamaktan vazgeçmeyeceğim: “Bu ülkede gelen gideni-giden geleni arattırdıkça, bu coğrafyada partiler üstü zihniyet yerleşmedikçe ve içimizdeki düşman ayıklanmadıkça biz sömürge batağından hiçbir zaman kurtulamayız.
Ülkemiz tarihinde pek sıkça yaşanan böylesi süreçler sonunda ne oluyor biliyor musunuz, maalesef gün geliyor ve tüm yapılanlar yapanların yanına her daim kar kalıyor. Çünkü her fırsatta bu ülkeyi soyanlar da içimizden birileri ve bunlar açığa çıkarıldığında, soruşturma aşamasında derhal akraba ve hemşeri zihniyeti devreye sokuluyor ve adam kayırmanın en fütursuz şekilleri yaşanıyor!..
Ve tüm bunlara rağmen halktan birileri “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” diye ucuz teselli yöntemleriyle herkesten hesap sorulacağına dair kendilerini ve çevrelerini farkında olmadan kandırmakla meşguller. Ne hesap sorması birader; hırsızlık, yolsuzluk ve adam kayırmanın genlerine işlediği balık hafızalı bu coğrafyada fazla umut etmemek gerek. Hem zaten talan malları soruşturma pazarına çıkarıldığında yeni bir paylaşım savaşı yapılıyor ve nihayetinde soruşturanlar da bir şeyler kaptıktan sonra her şey örtülüp unutturuluyor.
Yalanlar ve talanlar diyarında dürüst insanlar aramak samanlıkta iğne aramaya döndü.
Tüm zihinlerin mutasyona uğradığı yenidünya düzenine çok çabuk uyum sağlayan ülkemizde sömürülmeyi kendine ilke edinmiş zihniyet her şeye bir “Yeni” kulp takar oldu. Bu bağlamda enflasyonu, devalüasyon taktiği ile unutturan, cari açığı ve milli geliri çarpıtan, balon ekonomiyi şişirmeye yarayan “SYTL” (Sıcak Yeni Türk Lirası), laik tarafı katledilen ”İkinci Cumhuriyet”, eskisi rafa kaldırılan “İleri Demokrasi” ve baston vazifesini her zaman layıkıyla yerine getiren, taşeronluk genlerine işlemiş “Yeni Muhalefet” ve daha niceleriyle yeni ufuklarda bilinmeze “pusulasız” yelken açtık...
Sinsi rüzgârların estiği coğrafyada “Klonlaştırılıyoruz” fakında mısınız?
Bu ülkeye hayırlı uğurlu olması temennisiyle:
Milletine ve devletine düşman açılımlar cambazı coğrafya en nihayetinde aradığını buldu: “Yeni Türkiye”!
Yorum Gönder