Son Haberler |

2 Nisan 2012 Pazartesi

İZZETTİN ÖNDER: BU MADDE TOPLUMU BÖLECEK

Facebookda Paylaş Twitterda Paylaş Google+da Paylaş
Anayasa; devleti kuran, hükümet yapısını ve organlarını oluşturan ve devletin yetkisini vatandaşlar lehine sınırlayan temel yasadır. Hobbes, devleti Tevrat’ta da sözü edilen “Leviathan” adlı canavara benzetmiş ve çeşitli organları ve yetkileri ile vatandaşın haklarını çiğneyebilen bir varlık olarak nitelemiştir. 





İşte bundan dolayı, hukuk felsefesinde anayasa ile bu devin yetkilerinin sınırlandırılması gerekli görülmüştür. Sınırlama sürecinde de yetki sınırlananda değil, sınırlayandadır. Felsefeden nasibini almamışların elinde yönetilen toplumlar böylesi görüşlere itibar etmez, çünkü anlayamaz! Hal böyle olunca da, arkasına milleti aldığı zehabına kapılan gafiller, emperyalistlerin emrinde olduğunun dahi bilincine varamadan, millete her türlü zulmü reva görür!

Bir anayasa değişikliği tartışmasıdır, gidiyor. AKP göstermelik çıkışlar yapıyor, Meclis Başkanı tarafları topluyor, gruplar kendi aralarında tartışarak bir özet oluşturup ilgililere iletmek istiyor. Heyhat! Anayasa temel ilkeleri ile değişiyor, hem de değişmesi gereken hükümlerle değil de, değişmesi ancak geniş kesimlerce tartışıldıktan ve ne yönde oluşturulacağına karar verildikten sonra değiştirilebilecek ana ilkeleri ile değiştiriliyor. Seçim yasası, siyasi partiler yasası ya da uzun tutukluluk veya YÖK gibi acilen değiştirilmesi gereken ve AKP grubu ile rahatlıkla değiştirilebilmesi olanaklı olan, büyük bir olasılıkla muhalefetin de onay verebileceği konularda AKP’nin kılı kıpırdamıyor. Buna karşın, ilgili komisyonlarda muhalefet baskılanarak, meydanlara çıkanların üzerine polis biberi sıkılarak, tüm toplumun kaderini belirleyecek eğitim değişikliğine gidilebilmektedir.

Eğitimde yapılanlar, tüm diğer kurumlarda yapılanlarla aynı stratejiyi yansıtmaktadır; “içeri al ve besle, dışla ve ez”; ya da böl, parçala, içeridekileri besleyerek, dışlananları ise coplayarak yönet! Son eğitim değişikliği, bir meslekdaşımla tartışmamdan edindiğim ve benimsediğim düşünceye uygun olarak, toplumu Afganlaştırmaktan da öte bir fecaattir. Çocuklarımız kutsal kitabı öğrenirse fena mı olur? Mesele böylesi duygu sömürüsüne indirgenemeyeceği gibi, bu kadar basit de değildir. Bir kere o yaştaki çocuklar Arapça bilmeden, Kuran’ın Arap harfleri ile yazılış ve okunuşunu mu öğrenecek, yoksa mealini okuyup, anlamını mı tartışacak? Eğer mesele birincisi ise, böyle bir eğitim ne dinidir ne de ahlâki! İkincisi, toplum tümü ile İslâm olmadığı gibi, tümü ile Sünnî de değildir. Kaldı ki, toplumun tümü Sünnî olmuş olsa dahi, bazıları çocuklarının ihtiyarî olduğu ileri sürülen bu dersi almasını istemeyebilir. Peki, böyle bir seçiş kırsal bölgelerde nasıl uygulanacak; AKP’nin sadaka politikası ile dersin ihtiyariliği arasında tam da dinciliğe yaraşırcasına nasıl bir cince ilişki kurulacak? Kaldı ki, “mahalle baskısı” altında ders zorunlu olmaya mahkûmdur. Kısacası, bu yalanla halkımızı kandırmak siyasi etikle açıklanamaz. Sonuç, toplumun bölünmesi olacaktır. İstenen ve hedeflenen de kesinlikle budur. Bu nedenle, bu proje hiçbir samimi, hatta yürekten dindar olan bir siyasetçinin işi olamaz. Bu bir yabancı projedir. Bu düzenleme ile anayasada olmazsa olmaz “laiklik ilkesi” fiilen uygulamadan kaldırılmıştır.

Seçim ve siyasi partiler yasaları ve lider diktatörlüğündeki AKP yönetimi ile “demokratik devlet” ilkesi; eğitim sistemi ile “laik devlet” ilkesi; emperyalizm yanlılığı emekçi haklarının ihlali ile “sosyal devlet” ilkesi; ve, yürütme ve yargı üzerindeki tek lider (parlamento dahi değil!) hakimiyeti ile de “kuvvetler ayrılığı” ilkesi gibi temel anayasal ilkeler ihlal edilmiş ve yeni anayasal hükümler AKP’nin istediği yönde fiilen uygulamaya koyulmuştur.

Gerçekten bir ustalık dönemi yaşamaktayız. Hem emperyalizmle elele yürüyen siyaset cephesinde, hem de gafletle bu siyasete destek veren aymazlar cephesinde tam bir ustalık (!) dönemi yaşamaktayız. Anayasa üzerindeki son değişikliğe “yetmez, ama evet” saçmalığı ile onay veren ampul aydınları ile Evren’in yargılanmasından medet uman solcu dostlara bir serzenişim var. Bu insanlar buralara geleceğimizi göremeyecek kadar kör mü? Bu aymazların Türkiye’yi getirdiği noktada, şimdi de AKP “yetmez, ama evet” demektedir. Haklıdır; böyle kafaya böyle yönetim! Ampul aydınları nasıl öngöremediler ki, anayasa maddelerinde yapılan son değişikliğin tek hedefi vardı. Hedef ne Evren’i yargılamak, ne de sol cepheyi balyozla ezen ya da Kürt halkına eziyet edenlerden hesap sormaktı. Tek hedef, HSYK’yı ele geçirerek, yargıyı boyunduruk altına alıp, müteakip değişikliklerin iptal yolunu tıkamak idi! Bugün kim, hangi yargı organından yasama veya icra organı tasarrufu aleyhine bir karar bekleyebilir ki! Her darbe, güçlendiğinde önce kendi çocuğunu yer. Evren bir darbe yaptı. Bu darbe ile ortaya çıkanlar şimdi güçlendiğini gördüğünde kendilerini üreten çocuklarını kurban olarak ortaya atıyorlarsa, bu gidişi görmek gerekir. Bu gidiş asla demokrasi olamaz!

Prof. Dr. İzzettin Önder

Ulusal Gazete

Paylaş:

Yorum Gönder

 
Yukarı Çık
Telif Hakkı © 2014 Ulusal Gazete | Tasarım: OddThemes