Son Haberler |

1 Şubat 2012 Çarşamba

"Dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz!"

Facebookda Paylaş Twitterda Paylaş Google+da Paylaş

Başbakan Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısındaki konuşmasında anamuhalefet partisi CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yargı ve basın özgürlüğü konusundaki eleştirilerine sert yanıtlar verdi


Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada anamuhalefet partisi CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na sert eleştiriler yöneltti. Kılıçdaroğlu'nun yargı, basın özgürlüğü ve "din tüccarlığı" konusunda dün grup toplantısında dile getirdiği sert eleştirilere Başbakan aynı tonda cevaplar verdi.

Bir önceki il başkanları toplantısında Dersim meselesini gündeme getirdiğini ve bu konuda kendisine "Başbakan neden geçmişle uğraşıyor" eleştirilerinin geldiğini hatırlatan Erdoğan, Dersim meselesini gündeme getirme nedeninin "Bugüne kadar devam eden jakoben, seçkinci, elitist bir anlayışı deşifre etmek" olduğunu söyledi.

İttihat Terakki anlayışının 150 yıl boyunca hüküm sürdüğünü ve devletin kılcal damarlarına kadar girdiğini iddia eden Başbakan Erdoğan, 27 Mayıs, 12 Mart, Dersim, Maraş ve 1 Mayıs 1977 gibi olaylarda, Kürt meselesi, mafya ve derin ilişkiler gibi meselelerde de bu zihniyetin rol oynadığını belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun yargı konusunda gündeme getirdiği eleştirilere de değinen ve sert cevaplar veren Tayyip Erdoğan, CHP'nin daha önce yargıyı arka bahçesi gibi gördüğünü ve 12 Eylül referandumuyla birlikte bu anlayışın kırıldığını iddia etti.

Konuşmasında basın özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler konusuna da değinen Başbakan, tutuklu gazeteci olarak adlandırılanların gazeteci olmadığını, çoğunun polise saldırı, örgüt üyeliği, ateşli silah taşımak gibi suçlardan hükümlü olduğunu söyledi. ABD'li roman yazarı Paul Auster'in geçtiğimiz haftasonu medyada yer bulan "Tutuklu yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye'ye gelmiyorum" açıklamalarına da değinen Başbakan, Auster'in son olarak İsrail'e gittiğini ve bu ülkeyi yaptığı zulüm konusunda eleştirmenin aklına gelmediğini söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından ana başlıklar;



FRANSA'DAKİ 'SOYKIRIMI' İNKAR YASASI

Türkiye'nin dostluğu herkes için önemli bir payedir. Ama bazı küçük insanlar için olumsuz bir payedir. Hiç kimse Fransa'daki bu yasanın insani bir düşüncüyle çıkarıldığını iddia edemez. Bu yasanın ardında ırkçı bir yaklaşım vardır.

Bu mesele bir Fransız bir Türkiye meselesi değil Avrupa meselesidir. Türkiye ırkçı yaklaşımlar, İslamafobia karşısında sesiz kalacak bir ülke değildir. Türkiye artık eski Türkiye değil. Bizim samimi uyarılarımızın da Avrupa tarafından dikkate alınacağını bekliyorum.



"JAKOBEN, SEÇKİNCİ, ELİTİST BİR ANLAYIŞI DEŞİFRE ETMEK İSTİYORUZ"

Daha önceki il başkanları toplantımızda tarihi bir meseleyi Dersim meselesini gündeme sokmuştuk. Burada Dersim meselesini tekrar gündeme alacak değilim. Arşivlerin kapsı sonuna kadar açık. Genelkurmay Başkanlığı da arşivlerini açmak için hazırlıklarını yapıyor. Bundan sonrası siyasilerden çok tarihçilerin ve akademisyenlerin meselesidir.

Ancak bu tartışmada bir nokta ıskalandı, "Başbakan neden geçmişin üzerine gidiyor" diye eleştiri yaptılar. Geçmiş bilinmezse bugünde bilinmez. Biz Dersim faciasını gündeme taşırken bir acıyı küllendirmek değil bir anlayışı, bir yaklaşımı gündeme taşımak istedik. Dersim'den bugüne devam eden jakoben, seçkinci, elitist bir anlayışı deşifre etmek istiyoruz. Dün dünde kalmıştır diyerek geçmişi hasıraltı etmek isteyenler var.

Bakın ilginç bir nokta, Dersim'den CHP kadar MHP de rahatsız. Diyarbakır'da sürdürülen kazıdan, insan kemiklerinin akıbetinin ortaya çıkarılmaya çalışılmasından rahatsızlar. Hani nerede senin hak, hukuk, adalet anlayışın.



"ATAM İZİNDEYİZ DEYİP İZİN YAPTILAR"

O gün Dersim'de katliam emri veren bazı kişilerin torunları halen siyasete devam etmektedir. Biz torunlar dedelerinin suçunu çekmelidir demedik o yüzden o isimleri anmadık. Ancak o torunlar çıktılar aynı anlayışa sahip çıktılar. Bize eleştiri getirdiler, "Cumhuriyet ilkeleriyle çatışıyorlar" dediler. Kimse kusura bakmasın, son 9 yılda Cumhuriyetle çatışan anlayışlar ayan beyan ortaya çıkmıştır. Ne CHP ne de MHP bizim memleket, millet sevdamızı ölçecek kalibrede değildir. Bunlar izindeyiz atam deyip izin yaptılar.



"BU MEMLEKETİN MESELELERİNİN ARDINDA 150 YILLIK İTTAHAT TERAKKİ ZİHNİYETİ VAR"

İttihat ve Terakki zihniyeti bizzat Atatürk'ün de karşı çıktığı ve mücadele ettiği bir zihniyettir. Bu zihniyet Osmanlı'yı kısa sürede yıkmış, Cumhuriyet'i de yıkmaya çalışmıştır. Ancak Gazi Mustafa Kemal'in vefatından sonra etkinliğini arttırmıştır. Dersim, 27 Mayıs, 12 Mart hep bu zihniyetin eseridir. Bu memleketin birçok meselesinin, Kürt meselesi, mafya, derin ilişkiler bu anlayış vardır. Daha öncede söyledim bazı kişiler her şey hemen değişsin istiyorlar; biz burada 150 yıllık bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Devletin içine kılcal damarlar gibi girmiş bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Karşımızda 'toprak altını karıştırma kemikleri çıkarma' diyen bir zihniyet var. Karşımızda 'Kürt meselesini karıştırma', karşımızda Dersimli olduğu halde Dersim meselesini açamayan bir zihniyet var.

Burada Arif Nihat Asya'nın şiirini hatırlamakta fayda var, "İçimizden biri köprü olmazsa biz bu kıyıları geçemeyiz" diyor. Tarihle aramızda köprü kurmalıyız.



"SEN NESİN ORADA BOSTAN KORKULUĞU MU?"

Bakın biz Dersim olayını açıklayınca bize teşekkür eden Diyarbakır il teşkilatını Kılıçdaroğlu görevden aldı. Dersim meselesinin konuşulmasını yasakladı. Katsayı meselesini Danıştay'a götüren vekillerini sahiplenmiyor ve bireysel diyor. Peki sen nesin orada bostan korkuluğu mu? Dersim meselesini konuşmayı yasaklıyorsun da katsayı meselesinde neden sesin çıkmıyor? Neden ses çıkaramazsın biliyor musun, seni oraya getiren zihniyet o zihniyet.

Beni din konusunda memleketi ikiye ayrımakla itham ediyor, ben dediklerimin arkasındayım. Ben "dindar bir nesil yetiştirmek hedefimiz" dedim. Bu sözlerimin arkasındayım. Senin hedefin bu değilse bilemem. Sayın Kılıçdaroğlu, sen bizden atesit bir nesil yetiştirmemizi mi bekliyorsun? Biz muhafazakar demokrat nesil peşindeyiz.



"12 EYLÜL REFERANDUMUNDA MİLLET YARGIYA EL KOYDU"

Bugün yargı konusunu konuşacağız. CHP, bize kapatma davası açıldığında "Ankara'da yargıçlar varmış" diyordu. Şimdi ne oldu? 12 Eylül referandumunda millet yargıya el koymuştur. Hani Atatürkçüydünüz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı Mustafa Kemal'în değil mi?

12 Eylül 2010'da 150 yıllık bir köhnemiş zihniyet kırılma yaşamıştır. Yargı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkmış milletin yargısı olma yoluna girmiştir. Bize tarihe takılma diyorlar, tarihe takılıp kalan, hâlâ o zihniyetin politikasını sürdüren bir partisiniz. İstiklal Mahkemeleri'nin yargıçlarını kahraman ilan edenler yargıyı eleştiremezler.

Menemen davasının, İzmir suikastının peşini düşmeyenler Danıştay saldırısının peşine düşemezler. Danıştay saldırısı sonrasında 'bu işin ardında dindar kesim var, muhafazakarlar var' dediler. Bize saldırdılar. Ne çıktı ardından? İttihat Terakki zihniyeti çıktı.

Sayın Kılıçdaroğlu, yargının hükümetin emrine girdiği falan yok. Yargı sizin militan tavrınızdan temizleniyor.

Danıştay saldırısını yargı Ergenekon davası ile birleştirdi. Ne oldu? Bir çok kirli ilişki ortaya döküldü. Yakın tarihi bilmezseniz bugünü anlayamazsınız. Menemen olayları, Maraş, Çorum, 1 Mayıs meselesi... Senaryo hep aynıdır. Bu karanlık hadiseler artık sümenaltı edilmeyecek. En ince ayrıntılara kadar incelenecek.



"PAUL AUSTER İLE KILIÇDAROĞLU İSRAİL'İ ZİYARET EDERLER"

Türkiye'de 'içerideki gazeteciler' diye takdim edilenlerin çoğu aslında gazeteci değildir. Polise saldırıdan silah taşımaya kadar bütün suçlar var. ABD'li bir yazar, Paul Auster verdiği röportajda "İçerideki yazarlar ve gazeteciler yüzünden Türkiye'ye gelmiyorum" demiş. Yahu gelsen ne olur gelmesen ne olur. Çok mu muhtacız sana.

Bu beyefendi Türkiye'ye gelmiyor ancak son gezisi İsrail'e olmuş. Peki, Paul Auster'in aklına hiç İsrail zulmünü eleştirmek gelmemiş mi? Artık önümüzdeki günlerde Kemal Kılıçdaroğlu ve Paul Auster birlikte İsrail'e ziyaret gerçekleştirirler.



"CHP AZİZ NESİN VE RIFAT ILGAZ'IN KİTAPLARINI YASAKLADI"

Bu ülkede basın özgürlüğü konusunda en son konuşacak kişi CHP'dir. Bakınız, tek partili döneme ait 16 belge var. Aslında yüzlerce belge var ama 16 tanesini getirdim. Bunların çoğunda İsmet İnönü'nün imzası var. Elif ba kitabını yasaklamışlar, düşünebiliyor musnuz? Hz. Ali'nin renklerini yasaklamışlar. Arapça levhaları yasaklamışlar. Cumhuriyet gazetesi başta olmak üzere birçok gazeteyi kapatmışlar.

Bakın aynı zihniyet dünyasını paylaştıkları Aziz Nesin'in, Rıfat Ilgaz'ın kitaplarını yasaklamışlar. Yasaklayan CHP. Rıfat Ilgaz'ın 'Yaşadıkça' kitabını bakanlar kurulu kararıyla yasaklamışlar. Bakın başka bir belge, Aziz Nesin'in 'Azizname' kitabını toplatmışlar. Bakın mahkeme kararı değil Bakanlar Kurulu kararı. İşte CHP tarihi budur. Allah'ın izniyle Türkiye bu karanlık süreçlere bir daha dönmeyecek.

AK Parti, on yıllardır Türkiye'yi içine almış kısır döngünün içine girmeyecektir. Milletimizle beraber bu kısır döngüyle mücadele etmiştir. Bizden metal yorgunluğu, iktidar yorgunluğu bekleyenler beyhude beklediler.

Paylaş:

Yorum Gönder

 
Yukarı Çık
Telif Hakkı © 2014 Ulusal Gazete | Tasarım: OddThemes